HARRAN HAKKINDA TÜM BİLGİLER, İLÇENİN KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ HAKKINDA BİLGİLER İLE HABERLER, RESİMLER,TARİHİ VE COĞRAFYASI,TARİHİ ESERLER VE CAMİLERİ
HARRAN HAKKINDA
M.Ö.II. bin ba şlar ı na ait Kültepe ve Mari tabletlerine Harran adına ilk kez rastlanmıştır. Bu tabletlerde " Har-ra-na " veya " Ha-ra-na " şeklinde geçer. Kuzey Suriye'de bulunan Ebla tabletlerinde ise, Harran'dan " Ha-ra-an " olarak bahsedilir. Harran adı , Sümerce ve Akadça " Seyahat- Kervan " anlamı na gelen " Ha-ra-nu " dan gelmektedir. Harran, Asur ve Keldani dillerinde " Yol ", Arapça'da sıcaklık anlamına gelen " harr " kelimesinden sıcak anlamına gelir.
Harran, tarihin en eski dönemlerinden beri büyük bir ticaret şehri: Ay, Güneş ve Gezegenlerin kutsal say ı ldığı eski Mezopotamya putperestliğinin, Sabiliğin en önemli merkezidir. Harran, tarih boyunca Babil, Keldani, Asur, Hitit, Med, Pers ve İ skender Krallığının yönetiminde kalmıştır. Daha sonra ise, sırayla Roma, Bizans, Emeviler, Abbâsiler, Hamdâniler, Nûmeyriler, Selçuklular, Zengiler, Eyyûbiler Memluklar ve Osmanlıların yönetimine girmiştir.
şanlıurfa'nın 44 km . güneydoğusunda bulunan ve her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilen tarihi ilçemiz, kendi adıyla anılan ovanın merkezinde kurulmuştur.
Harran, bilindiğ i gibi dünyanın eski üniversitelerinden birinin kurulduğu topraklardır. İslâmiyet'ten önce tıp, astronomi, fizik, matematik öğretimi; Eski Yunanca ve Süryanice eserlerin tercüme edilmesi ve pozitif bilimlerdeki çalışmalarla tanınmıştır. Harran'da yeti şen dünyaca ünlü bilginler şunlard ı r: Sabit bin Kurra, İbn Teymiyye, Bettâni el-Harrâni.
Harran, 1260 yı lında Moğolların istilasına uğramış ve o dönemdeki harap şekliyle günümüze gelmiştir. 1987 yı lında ilçe haline getirilmiştir. 76 köyü olan ilçenin 2000 yılı nüfus sayımına göre nüfusu 13.428'dir.
HARRAN EVLERİ
Harran'ı n en çok ilgi çeken yanı, bindirme tekniğinde yapılmış külah biçimindeki konik kubbeli evleridir. Kubbeli evlerin tarihi, M.Ö. VI. bine kadar gitmektedir. Kubbeli ev geleneği, Mezopotamya, Transkafkasya ve Ege'de M.Ö. III. bine kadar devam ettirilmiştir.
Anadolu'da kubbeli evlerin yoğ un olarak tespit edildiği iki bölge vardır. Birinci bölge Urfa-Birecik arasındaki bölgedir. İkinci bölge ise, Urfa-Akçakale arasındaki bölgedir. Kerpiç kubbe ile örtülmüş bu evlerden farklı olarak Harran evlerinin kubbelerinde tuğla da kullanılmıştır.
HARRAN HÖYÜĞÜ
Höyükte ilk kazı 1951 yılında D.S.Rice tarafından başlanmış ve Aralıklarla 1956 yılına kadar devam etmiştir. 1983 yılında Dr. Nurettin Yardımcı başkanlığında yeniden başlayan kazılarda, yukarıda bahsedilen dönemlere ait çeşitli buluntular ele geçirilmiştir.
Üst tabakada geniş bir alana yayılmış olarak ortaya çıkartılan XIII. yüzyıl İslami dönem şehir kalıntısındaki su kuyuları, avlulara açılan odalar, kare ve dikdörtgen planlı, bitişik nizamlı evler, bu evlerin oluşturduğu dar sokaklar ve ortasında büyük bir kuyunun yer aldığı meydanlar, o dönemin İslam şehirleri ve konut mimarisi hakkında önemli bilgiler verir.
HARRAN KALESİ
Şehrin güneydoğusunda yer alan içkale, surların o kesimdeki bölümünü oluşturur. İslami kaynaklarda kalenin yerinde bir Sabii tapınağının bulunduğundan bahsedilir. Emevi halifesi II. Mervan'ın 10 milyon dirhem altın harcayarak yaptırdığı sarayın, kalenin esası nı oluşturduğu tahmin edilmektedir. Kale, 1192 yı lında Eyyubiler'den Melik el-Adil tarafından bazı eklemelerle birlikte restore edilmiştir.
1951 yı lı kazılarında kalenin doğuya bakan cephesinin güney kesiminde bazalt taşından yapılmış at nalı kemerli bir kapı ortaya çıkartılmıştır. Kapıya ait Arapça bir kitabe parçalarında Numeyriler'in III. hükümdarı Meni‘ b. Şebib en-Numeyri (1040–1060)'nin adı geçmektedir. Kitabeye göre, Meni B. Şebib, 1059 yılında kalenin güneydoğu kapısı üzerine bazı tamirat ve eklemeler yaptırmıştır.
HARRAN ULU CAMİİ
Harran höyüğ ünün kuzeydoğu eteğinde yer alan Ulu Camii, çeşitli kaynaklarda " Camii el-Firdevs " veya " Cuma Camii " adları yla geçer. Caminin esasının Sabilerin taptığı Ay Tanrısı Sin Tapınağı olduğu sanılır. Müslümanlar Harran'ı alınca bu tapınağın yerine bir camii yapılır ve onlara kendi tapınaklarını yeniden yapmaları için başka bir yer verilir.
Ulu Camiye, son Emevi Halifesi II. Mervan tarafı ndan geniş bir şekilde bazı eklemeler ve tamirler yaptırılmıştır. Plan olarak VIII. yüzyıl Emevi camilerine benzer. 1174 yılında Halep hükümdarı Nureddin Mahmut Zengi tarafından büyük çapta yenilenmiş ve genişletilmiştir. Bugün görülebilen taş işçiliği ve süslemeler o döneme aittir.
HARRAN ÜNİVERSİTESİ
Eskiçağ lardan beri bilinen ve 718–913 tarihleri arasında (İslâmi dönem) bilim ve sanatta doruk noktaya ulaşan Harran Üniversitesi'nin (Harran Okulu) İslâm öncesi ve İslam dönemindeki yeri bugünkü kalıntılar arasında tespit edilememiştir.1976 yılındaki Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün kazılarında caminin doğu ve kuzey cephelerine bitişik olarak ortaya çıkarttığı küçük hücrelerin İslami dönem üniversitesine (medrese) ait olduğu tahmin edilmektedir
Harran Üniversitesi, 1992 yılında Şanlıurfa'da yeniden kurulmuştur. Şanlıurfa'da kurulan ilk yüksek öğretim birimi “Şanlıurfa Meslek Yüksekokulu”dur (1976).
Sonra Dicle Üniversitesine bağlı Ziraat Fakültesi (1978), Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü (1984) ve Gaziantep Üniversitesine bağlı İlahiyat Fakültesi (1988) kurulmuştur.
kurulmuş ve daha önce var olan okullar bu kanuna göre Harran Üniversitesine bağlanmıştır. Ayrıca Fen-Edebiyat, Tıp Fakültesi, Şanlıurfa Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü kuruluş kanununda yer almıştır.
1994 yılında Siverek, Hilvan, Suruç, Birecik, Viranşehir ve Bozova Meslek Yüksekokulları; 1995 yılında ise Veteriner Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Akçakale ve Ceylanpınar Meslek Yüksekokulları; 1997 yılında da Sağlık Yüksekokulu ve Kahta Meslek Yüksekokulu kurulmuştur.
Harran üniversitesi bugün 7 fakülte, 1 yüksekokul, 11 meslek yüksekokulu, 3 enstitü, 10 araştırma ve uygulama merkezi ile faaliyetlerini sürdürmektedir.
SOĞMATAR ANTİK ŞEHRİ
Şanlıurfa-Mardin karayolunun 35. km 'sinden sağa sapılarak 30 km . sonra tarihi kente ulaşılır. Bu tarihi kent kalıntısı merkez Yardımcı (Sumatar) Nahiyesi'ne bağlı Yağmurlu Köyü içersindedir. Soğ matar kelimesi, Arapça yağmur çarşısı anlamındaki " Suk el-Matar " sözcüğ ünden gelmektedir. Tektek Dağları'nın kışın bol yağmur alan bu bölgesinde bulunan çok sayıdaki sarnıç ve kuyuda biriktirilen sular, dağlarda otlatılan koyun ve keçi sürülerinin yaz aylarındaki su ihtiyacını karşılamakta idi. Bu özelliğinden dolayı köy, Yağmurlu adıyla da anılmaktadır.
Efsaneye göre, Mısır Firavunundan kaçan Hz. Musa, Soğmatar'a gelerek, Şuayp peygamberin kızları ile buradaki bir kuyunun başında karşılaşmış ve mucizevi asasını Şuayp peygamberden almıştır. Köyün ortası nda bulunan höyük, Soğmatar'ın milattan önceki tarihini gün ışığına çıkartacak tarihi belgeleri içersinde barındırmaktadır.
Teperdeki duvar ve burç kalıntıları, höyüğün M.S. II. yüzyılda kale olarak kullanıldığını kanıtlar. Soğ matar, tarihteki esas ününü Ay Tanrısı Sin'in " Tanrı ların Efendisi " (Marelahe) olarak kabul edildiğ i ve tapınıldığı dini bir merkez olmasından almaktadır. Höyüğ ün güneyinde bulunan Kutsal Tepe üzerinde birkaç Süryanice yazıt bulunmaktadır. Yazıtlar, bazı önemli kişilerin Marelahe adına bu tepeye diktirdikleri anıt sütunlar ve sunaklarla ilgilidir. Yazıtlarda kullanılan tarih miladi 165 yılıdır. Kutsal Tepenin kuzey yamacı nın zirveye yakın kısmında, kayaya oyulmuş iki adet insan kabartması bulunmaktadır. Bu kabartmaların yanında yine Süryanice yazıtlarda mevcuttur.
Höyüğ ün kuzeyinde ise, giriş ağzı doğuya bakan bir mağara vardır. Bu mağara, Fransız H.Pognon tarafından bulunduğu için "Pognon Mağ arası " olarak da bilinir. Mağ aranın kuzey ve batı duvarlarında, yörenin yöneticilerini tasvir eden tam boy insan kabartmaları ve aralarında Süryanice yazılar görülür. Bu kabartmaların ikisinin başı üzerinde Ay Tanrısı Sin'in sembolü olan hilal biçimindeki ay kabartması da dikkat çeker. Bu tarihi mekânları n civarında, burada valilik yapmış yönetici ve asillere ait 7 adet anıt mezar bulunur. Köylüler tarafından bulunan veya kazılarak çıkarılan insan heykelleri ve yazılı taşlar, Şanlıurfa Müzesi'nde sergilenmektedir.
HAN EL-BA‘RUR KERVANSARAYI
Harran'ın 20 km . güneydoğusundaki Göktaş Köyü'nde bulunan Eyyubiler dönemine ait bu kervansaray, kısmen harap durumdadır. Tektek Dağları olarak anılan dağlık bölgede Harran-Bağdat yolu güzergâhında bulunan kervansaray, giriş kapısı, köşe kuleleri, payanda kuleler, mescit (1993'de restore edilip kullanıma açılmıştır), hamam, yazlık ve kışlık bölümleri ile Anadolu Selçuklu kervansaraylarının tüm özelliklerini taşır. 43.30x44.80 metre ölçülerinde kareye yakın bir avluyu çevreleyen kervansaray, yazlık ve kışlık mekânlardan oluşur.
Biri kuzeyde, diğ eri de batıda olmak üzere iki kitabesi bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre bu kervansaray, İsa oğlu el-Hac Hüsameddin Ali tarafından 1228 yılında yaptırılmıştır.
Hanın ismi olan " Ba‘rur " kelimesi Arapça'da "Keçi gübresi" anlamı ndadır. Rivâyete göre, hanı yaptıran kişi, burayı kuru üzümle doldurmuş ve " Benden sonra gelenler burayı keçi gübresi ile dolduracaklardır. " demi ştir. Gerçekten de bugün kervansaray, uzun yıllar ahır olarak kullanıldığı için hayvan gübresi ile dolmuştur.
ŞUAYP ŞEHRİ HARABELERİ
Şanlıurfa-Mardin yolunun 35. km ' sinden sağa sapılarak 45 km . sonra Şuayp şehrine ulaşılır. Harran ilçesine bağlı bu tarihi yer, Özkent Köyü adıyla bilinmektedir. Arkeolojik kazılar yapılmadığından, tam olarak hangi döneme ait olduğu bilinmemektedir. Fakat mimari kalı ntılardan Roma-Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilir.
Oldukça geni ş bir alana yay ı lan bu tarihi kentin etrafı yer yer izleri görülen surlarla çevrilidir. Kent merkezinde çok sayıdaki kaya mezarı üzerine kesme taşlardan yapılar inşa edilmiştir. Tamamı yıkılmış olan bu yapıların bazı duvar ve temel kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir.
Halk arası ndaki bir inanca göre, Şuayp peygamber bu kentte yaşamıştır ve kent adını bu peygamberden almıştır. Kalıntılar arasındaki bir mağara Şuayp peygamberin makamı olarak ziyaret edilir.
BAZDA MAĞARALARI
Harran- Han el-Ba‘rür yolunun 15. ve 16. km 'lerinde yolun solundaki ve sağı ndaki dağlarda tarihi taş ocakları bulunmaktadır. Bunlardan 16. km 'de yolun sağındaki köy içersinde " Bazda " , " Albazdu ", " Elbazde " ya da " Bozdağ Mağaraları " adı yla anılan iki taş ocağı görülmeye değer özellikler taşımaktadır.
Çevredeki Harran, Şuayp şehri ve Han el-Ba‘rur yapıları için yüzlerce yıl taş alınması neticesinde her iki mağarada çok sayıda meydan, tünel ve galeriler meydana gelmiştir. Bunlardan özellikle büyük olanı yer yer iki katlı bir şekilde oyulmuş ve yükseklikleri 10-15 metreye varan ayaklar bırakılarak ortada meydanlar oluşturulmuştur. Ayrıca uzun galeri ve tünellerle dağın çeşitli yönlerine doğru çıkışlar sağlanmıştır.
SENEMIĞAR
Soğ matar'ın 11 km . kuzeyinde yer alan Büyük Senem Mığar Köyü'ndeki mevcut mimari kalıntılar ve kayadan oyma yapılar, burasının Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarında önemli bir merkez olduğunu göstermektedir.
Köy içersindeki tepe üzerinde yer alan, kesme ta şlardan yap ı lmış üç katlı anıtsal yapının bir ma nastır ya da saray kalıntısı olduğu tahmin edilmek tedir. Bu yapının doğu cephesinin kuzey kesimin deki yuvarlak kemerli kapının kemer silmeleri M.S. 435'e tarihlenen Urfa'daki Aziz Stefanos Kilisesi'nin Karanlık Sokak'a açılan avlu kapısı ile büyük ben zerlik göstermektedir. Ayrıca Senem Mağara'daki bu kapının içersinde bulunan ikinci kapının lentosu ortasındaki akantus yapraklı dairesel rozet, yine Aziz Stefanos Kilisesi'nin Yıldız Meydanı'na açılan avlu kapısı lentosundaki rozet ile üslûp benzerli ğine sahiptir.
Bütün bunlara dayanarak Senem Mağara yapılarını V. yüzyıl başlarına tarihlemek mümkündür. Bu anı tsal yapının kuzeyinde, kayalara oyulmuş kiliseler yer almaktadır. Bu kiliselerden birinin kaya dan oyulmuş saçağına (sundurma) V. yüzyıl Bizans Sanatı özelliklerini yansıtan haç motifleri, antrolac' lar (düğümler), hayat ağacı motifleri, baklava dilim leri, bir vazodan çıkan üzüm salkımlı asma dalları ve simetrik kuş motifleri işlenmiştir. Süslemeli bu saçağı n doğusuna bitişik büyük bir kaya mezarı yer almakta, ayrıca üç katlı anıtsal yapı ile kaya kilise arasındaki kayalık zeminde, tahrip edilmiş kaya mezarları dikkati çekmektedir.
11 km . güneydeki Soğ matar'ın M.Ö. 400-M.S. 200 yılları arasında Paganistlerin merkezi olmasına karşın, Senem Mağara'nın bölgedeki Hıristiyan Süryanîlerin önemli merkezlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. Zira Soğmatar'da tanrısal gücü ol duğuna inanılan gök cisimlerinin heykellerine yer verilmişken, Senem Mağara'da Hıristiyanlığın sembolü haç figürleri de bulunmaktadır.
MENÜYE DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ