GELENEKSEL EL SANATLARI
ŞANLIURFA DA GELENEKSEL EL SANATLARI
Abacılık, Ağaç Oymacılığı, Bakırcılık, Cülhacılık, (bez dokumacılığı), Çulculuk (Semercilik), Dabbaklık, Kazazlık (İpek işlemeciliği), Keçecilik, Kürkçülük, Saraçlık, Tarakçılık, Taş Süslemeciliği Şanlıurfa'da sürdürülmekte olan geleneksel el sanatlarıdır.
Bu sanatlar günümüzde Gümrük Hanı ve çevresindeki tarihi han ve çarşılarda icra
edilmektedir. Bu sanatlardan önemli bir kısmı halen yaşatılmaktadır.
Bir kısım sanatlar ise fabrikasyon üretimine geçilmesi ya da talep olmayışı nedeniyle günümüzde terkedilmiş bir durumdadır.
AĞAÇ OYMACILIĞI
Evlerdeki ve Şanlıurfa Müzesi'ndeki kapı, pen cere, dolap kanatlarına, sandık ve ayna gibi diğer ahşap eserlere bakıldığında ağaç oymacılığın Şanlıurfa'da çok eski ve parlak bir geçmişe sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Marangozluk sanatı Urfa'da "İnce Neccârlar" ve "Kaba Neccârlar" olmak üzere iki ayrı gruptaki us talar tarafından sürdürülmektedir. Kaba Neccârlar bugünkü Neccâr Pazarı denilen çarşıda halen sanat larını sürdürmekte, adından da anlaşılacağı üzere kaba ürünler imal etmektedirler. İnce Neccârlar ise, Karameydan mevkiinde bugünkü Postanenin ye rinde bulunan Halkevi ile Yusuf Paşa Camii arasın daki dükkânlarda çalışırlardı. İşlemeli kapı, pencere kanatları, çeyiz sandıkları ve aynalar bu esnaf tara fından üretilmekteydi
KAZZAZLIK
İpek ipliğin el ile bükülerek işlenmesine "Kazzazlık" denilmektedir. "Kazzaz Pazarı" denilen kapalı çarşıda (Bedesten) eskiden 30-40 dükkânda sürdürülen bu tarihi sanat günümüzde aynı çarşı daki bir iki usta tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır.
100-150 yıl kadar önce ipekçilik Urfa'da önemli bir sektör durumundaydı. Bugün Urfa bahçelerinde görülen çok sayıdaki dut ağacının zamanında ipek böcekçiliğinde kullanıldığı, yaşlılar tarafından söylenilmek tedir.
Bu sektör günümüzde tamamen terkedilmiş bir durumda olup, kazzaz esnafı tarafından kullanı lan ipek iplikleri Diyarbakır ve Bursa'dan getirtilmektedir.
CÜLHACILIK (BEZ DOKUMACILIĞI)
Yün ipliğ i, pamuk ipliği ve floş'un kamçılı tez gâhın tek ayakla çalışan çeşidi olan "cakarlı" ve 2-4 ayakla çalışan çeşidi olan "çekmeli" tezgâhlarda do kunarak "Yamşah" ("Neçek"-"Çefiye") ve "Puşu" gibi baş örtüsü, "Ehram" gibi kadın boy örtüsü ha line getirilmesi sanatına Urfa'da "Cülhacılık" denilmektedir.
Cülha tezgâhları nın kamçılı olmayan, yani me kiği el ile atılan çeşitlerinde "Aba" (kadın ve erkek boy örtüsü) ve "Çaput Çul" (Kilim) dokunmaktadır.
KEÇECİLİK
Keçe, koyun yünlerinin hallaç tarafından kabartılarak bir beze serilip rulo yapılması, ayakla tepilmesi ve keçeci hamamında göğüsle dövülerek pişirilmesi işlemleri sonucunda meydana gelen bir yaygı türüdür. Yüzyıllardan beri Urfa'da sürdürülmekte olan bu geleneksel sanat halen Keçeci Pazarı'ndaki dükkanlarda ve Barutçu Hanın-da icra edilmektedir.
BAKIRCILIK
Kazancı Pazarı ve Hüseyniye çarşılarında icra edilen bu sanatın başlıca ürünlere mutfak kaplarıdır. Ancak son yıllarda Balıklıgöl, Urfa Kalesi ve Harran kompozisyonlarının kabartma olarak işlendiği tepsiler turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir.
TAŞÇILIK
Şanlıurfa ve çevresinde ağaç malzemenin bulunmayışı, taşın mimaride hakim malzeme olarak kullanılmasına neden olmuştur.
Kolay işlenen, ocaktan çıktıktan bir süre sonra sertleşen ve halk arasında "havaradaşı" olarak adlandırılan kireç oluşumlu bu taş, tarih boyunca Şanlıurfa yapılarında rahatlıkla kullanılmıştır.
Urfa taşının işlemeye son derece elverişli olması, mimaride zengin bir taş süsleme geleneğinin doğmasına neden olmuş-tur. Şanlıurfa mimarisindeki taş süslemenin kaynağı Neolitik Çağ'a kadar inmektedir.
Nevala Çori ve Göbekli Tepe'de yapılan arkeolojik kazılarda bulunan M.Ö. 9000–7000 yıllarına ait insan ve hayvan heykelleri aynı zamanda Anadolu'nun en eski figürlü plastik örneklerini oluşturmaktadır.
DEBBAĞLIK
Büyükbaş hayvancılığın yaygın olduğu Şanlıurfa'da, Debbağlık sanatının geçmişi çok eski lere dayanmaktadır. Bu sanat günümüzde fabrika türü derilere yenik düşerek tamamen terkedilmiş bir durumdadır.
Gön debbağ lığı ve deri debbağlığı olmak üzere iki bölüme ayrılan bu zenaatın her bölümü ayrı debbağhânelerde ve ayrı ustalar tarafından icra edi lirdi. Gön debbağları aşağı debbağhânede, deri debbağları da yukarı debbağhânede çalışırlardı. 1883 tarihli Halep Vilâyet Salnamesi'nde her iki debbağhâneden söz edilmektedir.
ÇULCULUK (SEMERCİLİK-PALANCILIK)
At ve merkep gibi binek hayvanları üzerine atı lan semerlere Urfa'da "Palan", bu sanatla uğraşan lara da "Çulcu" (Palancı) denilmektedir. Eskiden deve üzerine atılan ve "Havut" denilen deve palan ları da bu sanat koluna gir
mekte, bu işle uğraşan lara "Havutçu" denilmekteydi.
Deve neslinin git tikçe tükenmekte olması, Havutçuluk sanatının gü nümüzde tamamen kaybolmasına neden olmuştur.
KÜRKÇÜLÜK
Hayvan kürklerinin i şlenerek giysi haline geti rilmesi insanlık tarihinin en eski sanatlarından bi ridir. Ana rahminde ölen, ya da en fazla 5 aylık iken ölen kuzuların tüylü derilerinden yapılan düz ya kalı (yakasız), dış kısmı "Şakaf" denilen siyah kumaşla kaplı aba gibi bolca giysiye Urfa'da Kürk denilmektedir.
Urfa'ya has olan bu giysi, Anadolu'da Urfa dışında başka bir yerde yapılma maktadır. Bilhassa kış aylarında yaşlı ve orta yaşlı kimseler tarafından giyilir. Dükkânlarında camekân bulunmayan esnafın büyük bir kısmı kürklerine sarılarak soğuktan korunmaktadırlar.
SARAÇLIK
"Kösele" denilen kalı n deri ve normal ince deri ile hayvan koşum takımları, kemer, silah kılıfı, mermi kılıfı, çanta gibi avcı gereçlerinin yapıldığı sanata Saraçlık, bu işle uğraşanlara da Saraç denil mektedir.
Atçı lık ve At'a verilen önem dolayısıyla Saraçlığın eski Türk sanatları arasında önemli bir yeri vardır. Şanlıurfa'da ünlü Arap atlarının yetiş tirilmiş olması, saraçlık sanatının önemini arttırmış ve bu sanata büyük ilgi duyulmasına sebep olmuş tur.
At'ın toplum hayatındaki yerini kaybetmesi Saraçlık sanatının gerile mesine neden olmuştur.
Bu sanatı n bilinen en eski ustaları Hacı Mahmut Sedef, Sadık Basmacı, Ahmet Zılfo, Toşo Usta, Abdülkadir Nahya, Ahmet Sedef, Hacı Mehmet Nimetoğlu'dur. İmam Bakır Nahya ve Ali Kaşıkçıoğlu günümüzün en tanınmış saraç ustala rıdır.
TARAKÇILIK
Şanlıurfa'nın geleneksel el sanatlarından olan ta rakçılık, günümüzden 50–60 yıl öncesine kadar Eski Arasa Hamamı ile Hoca Abdülvahit Camii arasında kalan çarşıdaki 20 kadar dükkânda icra edilirdi. Fabrika türü plastik tarakların imal edilmesiyle önemini yitiren bu sanatın son ustası
Şıh Müslüm Özbal'dır. Tarakçılıkta kemik tarakların yapılması büyük ustalık istemektedir.