//--> Netin En geniş Bilgi Arşivi










Yemek tarifi,bitkiler,güzellik sağlık,burçlar,sözler

ŞANLIURFA TURİSTİK YERLERİ

ŞANLIURFA TURİSTİK YERLERİ
HALİLÜRRAHMAN GÖLÜ VE AYN ZELİHA GÖLÜ





(Aynzeliha Ve Halil-Ür Rahman Gölleri ) Urfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Urfa'nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir. 

İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. Hz. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. Hz. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.

Şanlıurfa Müzesi

 

 

 

 



Şanlıurfa Müzesi'nde; Harran'daki kazı çalışmalarından elde edilen eserlerin yanı sıra, yöredeki diğer höyüklerde ve eski iskan yerlerindeki çalışmalar sonucu ortaya çıkarılan kültür varlıkları kronolojik sıralama ile teşhir edilmektedir. Giriş katındaki ilk salon Asur, Babil ve Hitit çağlarına ait eserlere ayrılmıştır. 


 

 

HARRAN

Harran tarihiyle ilgili en doğru bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara dayanmaktadır. Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari'de bulunan M.Ö. II. bin başlarına ait çivi yazılı tabletlerde "Har-ra-na" veya "Ha-ra-na" şeklinde rastlanılmaktadır. Kuzey Suriye'de bulunan Ebla tabletlerinde ise Harran'dan "Ha-ra-na" olarak bahsedilmektedir. M.Ö. II. binin ortalarına ait Hitit Tabletlerinde, Hitit'lerle Mitanni'ler arasında yapılan bir anlaşmaya Harran'daki Ay Tanrısının (Sin) ve Güneş Tanrısının şahit tutulduğu belirtilmektedir. 

ŞUAYB ŞEHRİ

 

 

 

 

Şanlıurfa'dan 88 km uzaklıktaki Özkent köyü adıyla anılan tarihi harabelerdir. Geniş bir alana yayılan ören yerinin surlarla çevrili olduğu ve Roma devrinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. Halk arasında Şuayb Peygamberin bu kentte yaşadığına inanılır. Burada Peygamber Makamı olarak ziyaret edilen bir de mağara bulunmaktadır.

 

 

SOĞMATAR

 

 

 

 

Şanlıurfa'ya 73 km uzaklıktaki kent bugün Yağmurlu köyü adıyla anılmaktadır. M.S.1 ve 2'nci yüzyıllarda Süryaniler tarafından iskan edilmiştir. Kökü Harran Sin Kültürüne dayanan Sabiizm ve Baş tanrı Marilaha'nın kültür merkezi olduğu bilinen Sogmatar ören yerinin Baş tanrıya ve gezegenlere ibadet edilen ve kurban kesilen açık hava mabedi en önemli kalıntılarından biridir. Mabedin duvarlarında Süryanice yazılar ve gezegenleri tasvir eden insan rölyefleri işlenmiştir. Ayrıca Kalenin batısında bulunan tepedeki kayalara da tanrıları tasvir eden rölyefler ve Süryanice yazılar işlenmiştir.

 

 

 

 
 
 
NEVALA ÇORİ
 
 

 

 


Nevali Çori adıyla tanınan antik yerleşme yeri, Şanlıurfa ili Hilvan ilçesine bağlı Kantara köyünün sınırları içerisinde Fırat nehrinin sağ tarafında ve onun bir kolu olan Katara Deresinin yanında yer almaktadır. 


KAZANE

Şanlıurfa merkeze bağlı Kazane (Uğurcuk) yerleşim alanının tarihi MÖ 5000-3000'e dayanmaktadır. Çalışmalar sırasında mimari buluntular, evler, sokaklar ve bu döneme ait eserler bulunmuştur. Bu yerleşim alanında höyüğün tepesinde su deposu inşa edilmiştir. Ayrıca Sümerce'yi Akadça'ya çeviren bir alfabe bulunmuştur. 


URFA KALESİ

 



 
 

 bugün kentin ortasında kalan Halil-ür Rahman ve Aynzeliha göllerinin güneyindeki tepe üzerindedir. Do ğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır. Hz. İbrahim Nemrut tarafından bu tepeden ateşe atılmıştır.

 


Şehir surlarının 812-814 yıllarında yeniden inşa edilmesi sırasında kalenin de onarıldığı tahmin edil mektedir. Güneydeki kayadan oyma hendeğin M.S. III. yüzyıla ait kaya mezarlarının üzeri ne yapıldığı kesil miş kaya mezarla rından anlaşılmak tadır. Kale üzerindeki iki sütundan doğu da olanının kente bakan kuzey cephe sindeki kitabede; "Ben Eftuha'yım, güneşin oğluyum, bu sütunlar ile üzerindeki heykeli Kral Mano nun kızı kraliçe Şalmet için yaptırdım.” yazıldır. Kral Mano M.S. 240-242 yıllarında hüküm sürmüştür.
 
 
 
 
 
 
Bir görüşe göre de mancınıkları sembolize etmek için yapılmış iki sütundur.
 
 
 
 
 
 
Kale üzerinde Bizans ve İslami devirlere ait çok sa yıda yapı kalıntısı bulunmaktadır. Selçuklular, Eyyü biler, Memlükler, Akkoyunlular ve Osmanlılar dönemlerinde çeşitli onarımlar geçiren kalenin kuzey, gü ney ve doğu cephelerindeki duvarlarda çeşitli onarım kitabeleri bulunmaktadır.
 
 
 
 
 FIRFIRLI CAMİİ(ONİKİ HAVARİ KİLİSESİ)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Vali Fuat Bey Caddesi (Yeni Yol) üzerinde yer alan  ve halk arasında "Fırfırlı Kilise" olarak anılan bu yapının esas adı "Oniki Havari Kilisesi" olup, ki tabesi bulunamadığından inşa tarihi bilinmemekte dir.
 
 
 
 
 
 
Yapı apsise dikey üç nefli bazilikal planlıdır. Orta nef dört tromplu kubbe, yan nefler dörder çapraz tonozla örtülüdür. Yan neflere nazaran daha geniş tutulan orta nefin girişten itibaren üçüncü kubbesinin kasnağı 24 adet pencerelidir. Yapıdaki kubbe ve tonozlar ortada bazalt taşından yapılmış mukarnas başlıklı yuvarlak sütunlara, yanlarda du vara bitişik olarak kesme taştan yapılmış yarım sü tunlara otururlar. Yarım sütunlar dış cephelerde de birer dekorasyon unsuru olarak görülür.
 
 
 
 
 
 
Apsis, camiye çevrilme işlemi sırasında dolduru larak pencereye dönüştürülmüştür. Apsisi ve iki yanında yer alan pastoforion hücreleri dışarıdan çıkıntı halindedir. Batı cephedeki giriş kapısı, içeri den yarım kubbeli, dış cepheden sivri kemerli olup, pembe mermer taşından yapılmıştır. Kapının üze rinde Dabbakhâne Camii'ndeki mükebbireyi andırır biçimde üç cepheli ve üç pencereli bir balkon bulu nur. Urfa'daki diğer kiliselerde rastladığımız nart hex ve gynakaion bölümleri bu yapıda yoktur.
 
 
 
 
 
 
Yapının özellikle batı cephesindeki ve köşe kule lerindeki muhteşem taş işçiliği dikkat çekicidir. Kilise camiye çevrilirken güneydeki pencereler den biri, mihrap haline getirilmiş ve güney duvarın ortasında bulunan yarım sütunun önüne taş minber yapılmıştır. Mihrap üzerinde yer alan kitabedeki tarihten, kilisenin h. 1376 (1956) tarihinde camiye çevrildiği anlaşılmaktadır. Kilise camiye çevrilme den önce, bir süre cezaevi olarak da kullanılmıştır.
 
 
 
 
KARAKOYUN DERESİ KÖPRÜLERİ
 
 
 
 
 
Karakoyun Deresi üzerinde batıdan başlamak üzere doğuya doğru Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Su Ke meri,Samsat Köprüsü (Eski Köprü), Hacı Kamil Köp rüsü, Beg Kapısı Köprüsü ve Demir Köprü bulunmak tadır. Son iki köprü] 1996' da dere ıslahı sırasında DSİ tarafından yıktırılmıştır.
 
 
 
 
HIZMALI KÖPRÜ
 
 
 
 
Urfa' daki köprülerin en güzellerindendir. Halk ara sında anlatıldığına Karakoyunlu Türk Beyliği Hüküm darlarından birinin kızı Sakine Sultan tarafından Hac yolculuğu sırasında yaptırılmıştır. Köprünün orta aya ğının doğu cephesinde Kitabede 1843 tarihinde tamir ettirildiği yazılıdır. Sakine Sultan'ın ve çocuklarının mezarı dere üzerindeki su kemerinin kuzeyindedir.
 
 
 
 
KARAKOYUN SU KEMERİ
 
 
 
Millet Köprüsü ile Samsat Köprüsü arasındadır. Bi zans İmparatoru Jüstinyen tarafından 525 senesinde yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
 
 
 
 
ŞEHİR SURLARI VE KAPILAR 
 
 
 
 
 
 
Urfa'nın etrafını çevreleyen surların günümüzden 50 yıl öncesine kadar tamamı ayakta idi. Uıfa şehir surlarından Harran Kapısı ve Bey Kapısı yer yer duvar ve burç kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir. M.S. 6. yüzyıla ait kaynaklarda geçen Uıfa Surlarının esas in şa tarihi bilinmemektedir.
 
 
 
 
 
 
Çeşitli kaynaklardan şehir surlarının batıda; Su Ka pısı, Batı Kapısı, Kuzey batıda; Samsat Kapısı, Saray Kapısı, doğuda; Beg Kapısı ve güneyde; Harran Kapı sı olmak üzere yedi büyük kapısını bulunduğu anlaşılmaktadır.
 
 
 
ANIT ABİDELER
 
YOL GÖSTEREN ÇEŞMESİ
 
 
 
 
 
 
Şehir Merkezinde ipekyolu ile Diyarbakır yolu kavş ağındaki park içerisindedir. I. Dünya Savaş’ında Çanakkale'de savaşan Urfalı askerlerin hatırasına 1917 yılında yaptırılmıştır.
 
 
 
 
 
 
Abidenin Üzerinde Kafkas yolu, Ankara yolu, Bağdat demiryolu ve şehir merkezine giden Mustafa Kemal Paşa caddesini gösteren kelimeler bulunmaktadır. Abidenin alt kısmı dört cepheden çeşme olarak kullanılmaktadır. 
 
 
 
HARBI UMUMİ ŞEHİTLER ANITI
 
 
 
 
 
 
Şehir merkezinde, Hükümet konağı önündeki kavşaktadır. l. Dünya Savaşının bütün cephelerinde sava şa katılan Urfa'lı şehit ve gazilerin hatıralarına 1917 yılında yaptırılmıştır.
 
 
 
 
TARİHİ URFA EVLERİ 
 
 
 
 
 
 

Urfa evlerinin gelişiminde ikliminin, kalker taşının, İslami inanışların, Uıfa aile hayatının, yaşamının tama mını evinde geçiren kadına onun sıkılmayacağı geniş ve ferah bir ortam yaratma düşüncesinin ve sosyal ge leneklerin büyük ölçüde etkisi vardır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Urfa'nın sıcak iklime sahip olması evlerin avlulu, kışlıklı ve yazlıklı, eyvanlı, odaların kalın duvarlı ve tonoz örtülü toprak damlı yapıhna,sında etken olmuş tur. Çevredeki dağlardan kesilen taşların işlemeye el verişli olması, mimaride hakim malzeme olarak taşın kullanılmasına neden olmuştur. Yüzlerce yıldan beri işletilen antik taş ocakları bulunmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Müslümanlığın topluma getir diği aile mahremiyetinin gereği olarak Urfa evleri haremlik ve selamlık olmak üzere iki bö lümlü inşa edilmişlerdir. Selamlık bölümünde küçük bir avlu, bir veya iki oda, eyvan, konukların hayvanlarının barınacağı büyük bir ahır "Develik" ve tuvalet bulunur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haremlik bölümü ise oldukça zengin planlanmıştır. Genellikle haremlik avlusunun kuzey tarafında, cephe si güneye bakan ve kış aylarında güneş alan kışlık ey van ve iki yanında "Kışlık" denilen birer oda, avlunun güney tarafında ise bunun simetrisi durumunda cephe si kuzeye bakan ve yaz aylarında güneş almayan yaz lık eyvan ve iki yanında "Yazlık" odalar bulunur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Avluyu çevreleyen mekanlar arasında "Zerzembe" (Kiler), "tandırIık" (mutfak) ve hamam gibi bölümler bulunur. Hamamları kumalı, kubbeli, şadırvanı olan caklık ve soğukluk bölümlü, külhanlı olanları da vardır.

 

 

 

 

Eyvanlara verilen önem, Urfa evlerinde odalar dahil hiçbir köşeye verilmemiştir. Bazı eyvanlara şadırvanlar yapılmıştır. Eyvanların cep he duvarlarında havalandır ma bacası açılmış, bu baca lar dam üzerinde rüzgarlık la da nihayetleşmiştir. Bu taşlara çarpan kuzey ve batı rüzgarlarının bacadan eyva na inerek serinlik vermesi sağlanmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yılın büyük bir bölümünün sıcak geçtiği Urfa' da, ev halkı tarafından kullanılan gün boyunca serin bir mekan olarak kullanılan eyvanlar, aynı zamanda ev planının asıl belirleyici öğesi duru mundadır. Eyvanın sayısı ve yeri dikkate alınarak Ur fa evleri; eyvansız, tek eyvanlı, iki eyvanlı, üç eyvan lı, dört eyvanlı plan tiplerine ayrılmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Geleneksel Urfa evlerinde "hayat" denilen avlunun nemli bir yeri vardır. Düzgün kesme taş döşeli  yat'ın ortasında mermer bir havuz, kuyu, "curun" de  yalak, içerisinde incir, dut, nar, portakal, kebbat (bir çeşit turunçgil), annep, zakkum, asma gi bi ağaçlardan biri veya birkaçının yer aldığı çiçek lik bulunur. Çi çekIik aynı zamanda çöpe atılması günah olan sofradaki ekmek kı rıntılarının silkelendiği yerdir. Avluyu çevreleyen du varların dama yakın kısımlarında dikdörtgen nişler şek linde yapılan kuş evlerinde yaşayan kuşlak çiçeklikteki bu ekmek kırıntılarıyla beslenirler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu evlerden görülebilecekler şunlardır:

 

 
 
 
 
 
 
 
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi
 
 
 
 
 
 
 
Kara meydan semtindedir. Postahanenin güneyine bitişik olup geleneksel Urfa evlerinin birçok özelliğini üzerinde toplamaktadır. 1888 yılında inşa edilen bu ta rihi ev Kültür Bakanlığınca restore edilerek "Devlet Güzel Sanatlar Galerisi" haline getirilmiştir.
 
 
 
 
 
 
 
Şurkav Kültür Evi
 
 
 
 
 
 
 
 
Üç adet Urfa Evi'nin birleştirilmesi ve restore edil mesi ile gençlere yönelik bir kültür ve sanat merkezi haline getirilmiştir. Her zaman görülebilir.
 
 
 
 
 
 
 
Sakıb’ın Köşkü Ve  Halepli Bahçesi
 
 
 
 
 
 
 
Halil-ür Rahman Gölünün batısındaki HalepIi Bah çesi içerisindedir. Bu tarihi köşk 1845 yılında yaptırıl mıştır. Şehir imar planında Fuar Alanı olarak belirtilen bahçeyle beraber Belediye tarafından satın alınmıştır.
 
 
 
 
 
 
Bu köşk "11 Nisan Fuar Müdürlüğü" olarak kullanılmaktadır. Köş kün soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden mey dana gelmiş hamamı ilgi çekicidir. Hacı Mustafa Ha cıkamil Konağı olarak da bilinmektedir.
 
 
 
 MAHMUD NEDİM KONAĞI
 
 
 
Devlet Hastanesi yakı nındadır. 1903 tarihinde inşa edilmiştir. Avrupai tarzda konak mimarisi ile geleneksel tarzda Urfa evi mimarisinin kaynaştığı bir özelliğe sahip olan ve oldukça geniş bir alana yayılan konak, haremlik ve selamlık bölümlerindeki düzgün kesme taş yapılardan meydana gelmiştir.
 
 
 
 
 
 Urfa Kurtulu ş Savaş ı 'nda Fransız işgaline uğramıştır. Duvarlarında o günlerden kalan top ve mermi izlerini görebilmek mümkündür.
 
 
 
 
ÇARDAKLI KÖŞK
 
 
 
Halilürrühman Camii ve Gölü'nün kuzeyinde bulunan tarihi bir ev. 1992 Yı lında ŞURKAV tarafından Mehmet Yusufoğlu'ndan satın alınarak restore edilmiştir. Restorasyon çalışmaları 1997 yılında başlayıp, 1999 yılında tamamlanmıştır. Restore edilen tarihi ev yöreye özgü yemeklerin sunulduğ u lokanta olarak hizmet vermektedir.
 
 
 
 
 
Arazi topografyası na göre biçimlendirilmiş bu ev üç avluludur. Evin birkaç kattan olu şmas ı ve her katta " Çardak " tabir edilen tipte odalar bulunması yapıya " Çardaklı Köşk " denmesine sebep olmuştur.
 
 
 
 
AKYÜZLER EVİ
 
 
 
Kurtulu ş Mahallesi, Tarakç ı lar Sokak No.1'de yer alan ev, Urfa'nın konut mimarisi değerlerini tamamıyla içeren ender örneklerden biridir.
 
 
 
 
 
Kapı üzerindeki kitabede hicri 1284 (miladi 1867) tarihi vardır.
 
 
 
 
HARRAN ÜNİ VERSİTESİ KÜLTÜR EVİ
 
 
 
Balıklıgöl civarında bulunan ve kesin inşa tarihi bilinmeyen bu ev 1993 yılında Harran Üniversitesi tarafından satın alınarak restore edilmiştir. Restorasyon çalışmaları 3 yılda tamamlanmıştır. Akçarlar evi 12 ekim 2001 tarihinde “Harran üniversitesi Kültür Evi” olarak turizmin hizmetine sunulmu ştur.
 
 
 
 
 
Haremlik ve selamlı k olarak iki bölümden oluşan ev, yüzey şeklinin iyi kullanılmasıyla beş kat olarak inşa edilmiştir. Bir alttakinin terası, üstteki bölümün avlusunu oluşturur.
 
 
 
 
 
493 m2 alan üzerine kurulu olan tarihi yapı Alman Kültür odası, Avusturya kültür odası eyvan vb. birimlerden oluşur.Restorasyon sırasında bazı odalara tuvalet ve banyo eklenerek misafirhane fonksiyonu verilmiştir.Her katında ayrıca birer su kuyusu 'da mevcuttur.
 
 
 
 
HACI HAFIZ AHMET EFENDİ EVİ ( DEVLET GÜZEL SANATLAR GALERİSİ)
 
 
 
Divan yolu postane biti şi ğ indedir. Selamlık kapısı üzerindeki kitabeden 1888 tarihinde inşa edildiği anlaşılmaktadır. 1979 yılında Kültür Bakanlığınca kamulaştırılarak restore edilip 1998 yılında Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak hizmete açılmıştır. Şanlıurfa'da kamulaştırılan ilk yapıdır. Düzgün kesme taşlardan yapılmış olup haremlik ve selamlık bölümü geleneksel Urfa evlerinin en güzel örneklerindendir. Kapı ve pencere kanatlarındaki ağaç işçiliği ile odalarda göz tabir edilen ahşap raflardan oluşan nişler Urfa evlerindeki ağaç işçiliğini yansıtır.
 
 
 
 
TBMM EVİ
 
 
 
Arabizade Re şit Efendi evi olarak ta bilinen bu ev P ı narbaşı Mahallesi Köleler sokaktadır. Bu eve bir tetirbe (Çıkmaz Sokak) sonundaki kapıdan girilir kapısı geleneksel Urfa evlerinin birçoğunda olduğu gibi çift çenetlidir. (Çift kanatlı) kapı üzerindeki madalyon şeklindeki kitabede yer alan H 1192 (M1778 tarihi) büyük olasılıkla evin yapılış tarihidir. Haremlik ve selamlık bölümlerinden oluşan tarihi ev kapı arası, hayat, havuz, çiçeklik, zerzenbe (Kiler),Tandırlık, Camhane (Duvara gömme nişler), Eyvan, Gedemeç, haremlikle selamlık arasında yemek servisini sağlayan dönme dolap gibi Urfa evlerinin tüm unsurlarını taşımaktadır.
 
 
 
 
 
28 Temmuz 1997 tarihinde TBMM Kültür Sanat ve Yayı n Kurulu Başkanlığı tarafından satın alınan bu ev 2000 yılından itibaren restore edilmeye başlanmıştır. 2002 yılının sonuna doğru restore çalışmaları tamamlanmış ve 2005 yılının sonlarına kadar “Şanlıurfa Kültür Evi” olarak değerlendirilmiştir. 2006 yılında Şanlıurfa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'na tahsis edilmiştir.
 
 
 
 
GÜLİZAR KONUKEVİ
 
 
 
Yusufpaşa Mahallesi İ rfaniye Sokaktaki Osmanlı dönemine ait bu yapının sadece haremlik bölümü Urfa evlerinin güzel örneklerindendir. 1999 yılında restore edilerek otel-restoran fonksiyonu verilen yapının tonozlarına restorasyon sırasında renkli kalem işleri işlenmiştir. Düzgün kesme taşlardan yapılmıştır.
 
 
 
 
 
 VİLÂYET KONUKEVİ
 
 
 
Şanlıurfa merkezinde, Vali Fuat Caddesi (Büyükyol-Yeniyol)'nin, Halil-ür Rahman Gölü'ne yakın kesiminde, Selahaddin-i Eyyubi Camii'nin karşısındadır. Küçük Hacı Mustafa Hacıkâmiloğlu Konağı olarak da bilinen bu konak, emekli valilerden Cemal Mirkelamoğlu'nun varisleri temsilen sağ ladığı maddi ve manevi destek sonucunda Şanlıurfa Valiliğince İl Özel İdâresi adına 1991 yılında satın alınarak restore edilmiştir.
 
 
 
 
 
Bu tarihi konak, XIX. yüzyı lın ikinci yarısında inşa edilmiştir. Harem ve selamlık olmak üzere iki bölümü vardır. Konakta inşaat malzemesi olarak ünlü Urfa taşı (Hevara) kullanılmıştır.
 
 
 
 
 
iki katlı olan konakta, develik, hizmetçi odaları, tuvalet, misafir odaları, havuzlu bir hayat, zerzenbe, tandırlık ve sarnıç gibi geleneksel Urfa evlerinde bulunan yapılar mevcuttur.
 
 
 
 
ŞURKAV KÜLTÜR MERKEZİ
 
 
 
Hasan Padişah Camii karş ı sında, Otel Edessa'nın bitişiğindedir.
 
 
 
 
 
1993 yı lında ŞURKAV tarafından satın alınan Mehmet Bağmancı Evi, bunun batısına bitişik küçük bir ev ve bunların kuzeyinde yer alan Malatyalı Halil Evi restore edilerek birleştirilmiştir. ŞURKAV Kültür Merkezi fonksiyonu verilen her üç ev, 20 Ekim 1994 tarihinde hizmete açılmıştır. 1996 yılındaki yenileme sırasında mutfak bozularak Malatyalı Halil evine eyvan şeklinde bir geçiş sağlanmış ve iki ev birleştirilmiştir. Birle ştirilmiş olan Mehmet Ba ğ mancı ve Malatyalı Halil evleri, Kültür Merkezi binası olup, kütüphane ve kurs odalarıyla hizmet vermektedir. Diğer ev ise, idare binası olarak kullanılmaktadır.
 
 
 
 
 
İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ
 
 
 
İnşa tarihi bilinmemektedir. 1930 yıllarında Mutasarrıf Münir Bey tarafından yarım bırakılmış bu yapı tamamlanarak bugünkü halinin almıştır. Önceleri Sanayi Mektebinin nakledilmesi düşünülmüşse de daha sonra çevre köylerden gelen kız öğrenciler için yatılı okul olarak kullanılmıştır. Mimari ve Üslup olarak 1903 yılında inşa edilen Yusuf ziya efendi konağına (Eski Osmanlı bankası binası) benzer özelikler taşıdığı için aynı dönemde yapıldığı söylenebilir. Kesme taşlardan inşa edilmiş iki katlı U şeklinde bir plana sahiptir. Yapı 1993 yılında Şanlıurfa valiliğince restore edilmiş ve bir süre özel idare binası olarak kullanılmıştır. 2005 yılında Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne devredilmiştir. 4200 m2 lik bir alan sahip olan bu bina ve müştemilatı restore edilmiştir. Çevre düzenlemesi içinde “Miniaurfa” projesi düşünülmektedir. Arka kısmında bulunan ek binada ise çeşitli kursların verileceği çalışma odaları ve yine Şanlıurfa için önemli bir eksiklik olan “Şanlıurfa Kent Arşivi” oluşturulacaktır.
 
 
 
TARİHİ URFA HANLARI HAMAMLARI VE ÇARŞILARI
 
  
GÜMRÜK HANI 
 
 
 
Haşimiye Meydan ı yakınındadır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1563 yılında Urfa Sancakbeyi Halhallı Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde " Yetmi ş Han ı " olarak anı lan Gümrük Hanı, Şanlıurfa'daki hanların en güzel ve anıtsal örneklerindendir. Dış cepheleri kaplayan iki renkli kesme taşlardan dolayı “Alaca han “ adıyla da bilinir.
 
 
 
 
 
Avlusundan Halilürrühman Gölü'nün suyu geçmektedir. iki katlı bu hanın üst katındaki odalarda terziler çalışmakta, avlusunda çayhaneler bulunmaktadır.
 
 
 
 
 
Hanın kare avlusunun etrafını çevreleyen dükkânların üzerinde ön kısımları revaklı ikinci kat odaları yer almaktadır. Giriş eyvanının üzeri mescit olarak değerlendirilmiştir. 2001 yı lında hanın avlusu restore edilerek çevre düzenlemesi yapılmıştır. Şanlıurfa valiliği tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları devam etmektedir.
 
 
 
 
 
 
Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman zama nında 1562 yılında Behram Paşa, tarafından yaptınlmiştır. Avlusun  dan Halil-ür Rahman suyu geç mektedir. İki katlı bu hanın üst katındaki odalarda terziler çalışmakta, avlusunda çayhaneIer bulun­maktadır.
 
 
 
 
 
BEDESTEN(KAZAZ PAZARI)
 
 Gümrük Hanın güneyine bitişik, bir çarşıdır. Bu çarşıda mahalli ka dın ve erkek giysileri, yaşmak puşu gibi baş örtüleri satılmaktadır.
 
 
 
 
SİPAHİ PAZARI
 
 
 
 
 
Bedestenin batısına bitişik kapalı bir çarşıdır. Bu çarşıda halı, kiIim, keçe gibi yaygılar ile Kürk ve Heybe gibi el sa natları ürünleri satılmaktadır.
 
 
 
 
 
MİLLET HANI
 
 
 
 
Atatürk Mahallesi Kışla Caddesi üzerinde Karakoyun Deresi yanında bulunan bu han Askeri Kışla olarak ta bilinmektedir. Dördüncü Murat zamanında askeri kışla olarak yapıldığı söylenmekte ise de, elde bir belge mevcut değildir. Geniş bir alanı kaplamakta olan han bugün harabe haldedir.
 
 
 
 
 
Bir zamanlar “Alman Yetimhanesi” olarak kullanı lan yapının fotoğraflarında iki katlı olduğu ve güney cephenin batı köşesindeki portal üzerinde bir kitabe, bunun sağında ve solunda birer aslan kabartmasının yer aldığı görülmektedir. İkinci katlar günümüzde tamamı ile yıkılmıştır. Hanın güney tarafındaki avlunun güney kenarı boyunca iki katlı askeri kışla yapısı bulunmaktadır.
 
 
 
 
 
HACI KAMİL HANI (ÇUKUR HAN)
 
 
 
Urfa'daki Osmanlı hanlarının güzel örneklerinden biri olan bu han yer seviyesinden birkaç basamak aşağıda olduğundan halk arasında çukur Han olarak bilinmektedir. Batı kapısı üzerindeki kitabede de hanın 1823 tarihinde Hacı Kâmil tarafından yaptırıldığı yazılıdır.
 
 
 
 
 
Han kare bir avluya sahiptir. Zemindeki dükkânların üzerinde önleri revaklı ikinci kat odaları yer alır. Avlusunun ortasındaki betonarme şadırvan, eski şadırvanın yerine sonradan yaptırılmıştır. Eskiden Halil ür rahman gölünden gelen su bu şadırvandan akıtılmaktaydı.
 
 
 
 
 
Han günümüzde manifaturacı ve terzi esnafı tarafından işyeri olarak kullanılmaktadır.
 
 
 
 
 
MENCEK HANI
 
 
 
Kazazlar Çarşısı civarındaki Mencek Hanından ilk defa 1716 tarihli Ayn-ı Zeliha Binti Hacı Ali vakfiyesinde söz edilmektedir. Tam olarak hangi tarihte inşa edildiği bilinmeyen hanın 1373- 1727 yılları arasındaki dönemde inşa edilmiş olabileceği söylenmektedir. Han düzgün kesme taşlardan yapılmış olup kuzey cepheden, çapraz ve beşik tonozlarla örtülü dehliz şeklinde bir girişi mevcuttur. Kare avlunun doğu, batı ve güney cephelerinde beşik tonozlarla örtülü dörder, kuzey cephesinde iki dükkân bulunmaktadır. Bunların üzerinde revaklı ikinci kat odaları yer almaktadır. Avlunun güneybatı köşesine her iki katta eyvan biçimi verilmiştir. Yapı günümüzde terziler ve tuhafiyeciler tarafından işyeri olarak kullanılmaktadır.
 
 
 
 
 BARUTÇU HANI
  
 
Demirci Pazarı ndadır. Düzgün kesme taşlardan yap ı lmıştır. Kitabesi yoktur. Sakıplar'dan Halil Bey'in haremi olarak da bilinen bu yapı, Gümrük Hanı'ndan sonra Urfa'daki en güzel han örneklerindendir. 1976 yılında yerine bina yapılması amacıyla güney cephesinden yıkımına başlanılmış, ancak Müze Müdürlüğünün müdahalesi neticesinde yıkım durdurulabilmiştir.
 
 
 
 
 
TOPÇU HANI
 
 
 
Şehir merkezinde vilayet binasının batı tarafında bulunan tarihi bir Osmanlı hanıdır. Geçmişte Topçu sınıfına ait bir askeri birliğin burada görevli bulunmasından dolayı buraya " Topçu Hanı " denildiğ i ifade edilmektedir.
 
 
 
 
HAMAMLAR
 
 
 
Urfa, İ stanbul, Bursa, Edirne ve Erzurum'dan sonra Osmanlı Dönemi'nden kalma sekiz adet hamamı ile Türkiye'de dördüncü sırayı almaktadır. Son kırk- elli yıl içersinde yıktırılan 7 adet hamam dikkate alındığında, Urfa'nın Osmanlı hamam mimarisi bakımından ne denli önemli bir şehir olduğu anlaşılacaktır.
 
 
 
 
 
Şanlıurfa hamamları, soğukluk, sıcaklık ve ılıklık bölümleri ile klasik Osmanlı hamamları planındadır. Cıncıklı, Vezir, Şaban, Veli bey, Eski Arasa, Serçe, Sultan ve Keçeci hamamları günümüzde mevcut hamamlardır. Bunlardan Keçeci esnafı tarafından keçe pişirmek amacı yla kullanılan Keçeci Hamamı ve depo olarak kullanılmakta olan Eski Arasa Hamamı hariç diğer hamamlar sabah saat 04.00-10.00 saatleri arasında erkeklere, öğleden sonra 12.00-18.00 saatleri arası nda bayanlara hizmet vermektedirler.
 
 
 
 
VELİ BEY HAMAMI
 
 
 
Dabakhane Mahallesi, Mithat paşa Sokakta bulunur. Ayn ı mahalle sakinlerinden Mahmut oğlu Veli Bey, 1693 tarihli vakfiyesinde bu hamamı kendisinin yaptırdığını kaydederek mütevelliliğine de oğlu Malkoç Bey'i tayin ettiğini belirtmiştir. Giri ş kap ı sı üzerindeki kitabe silik olduğundan ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.
 
 
 
 
VEZİR HAMAMI
 
 
 
Yusuf paşa Mahallesi, Sarayönü Semtindeki bu hamam 1703 tarihinde Urfa Mutasarrıfı Arapkirli Yusuf Paşa tarafından Yusuf paşa Camii'ne vakfiye olarak yaptırılmıştır. Vezir Hamamı , dikdörtgen bir plana sahiptir. Doğu kısmında kadınlar, kuzey kısmında erkekler kapısı olmak üzere iki girişi vardır.
 
 
 
 
CINCIKLI HAMAM
 
 
 
Şehrin Karaburç Mahallesi, Hızanoğlu Sokağındaki kitabesi bulunmayan bu hamamın ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber 1729 tarihinde tamir görmüş olan Hızanoğlu Camii ile aynı tarihlerde yapılmış olabileceği düşünülmektedir. Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde bu hamamdan bahsetmesi, yapı nın XVII. yüzyılın ikinci yarısında mevcut olduğunu göstermektedir.
 
 
 
 
SULTAN HAMAMI
 
 
 
Kazancı Mahallesi, Şişli Sokaktaki bu hamamın kuzey cephesindeki giriş kapısı üzerinde yer alan kitabe silinmiş olduğundan ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmiyor. Halk arasındaki yaygın bir söylentiye göre Osmanlı Padişahı IV. Murat, Bağdat Seferi sırasında bu hamamda yıkandığından hamama Sultan Hamamı adı verilmiştir. Ancak, hamamın ilersinde bulunan Sultan Bey Camii, III. Murat zamanında 1586 yılında Sultan Ahmet Bey adındaki bir zat tarafından yaptırılmış olması, bu hamamın da o dönemde yapılmış olma ihtimalini arttırmaktadır.
 
 
 
 
 
SERÇE HAMAMI
 
 
 
Su meydanı mevkiindeki bu yeraltı hamamının kitabesi olmadığından kesin olarak inşa tarihini söylemek mümkün değildir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde geçen " Samsat Kapı sı Hamamı " nı n bu hamam olduğu tahmin edilmektedir. Serçe Hamamı 'nı Şanlıurfa'daki diğer hamamlardan ayıran en önemli özelliği 5 eyvanlı bir sıcaklık bölümünün olmasıdır.
 
 
 
 
ESKİ ARASA HAMAMI
 
 
 
İsotçu pazarı mevkindedir. Kitabesi bulunmayan ve inşa tarihi bilinmeyen bu hamamın adının Evliya Çelebi Seyahatnamesinde geçmesi, yapının 17. yüzyıl ortalarında mevcut olduğunu göstermektedir. Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümünden oluşan klasik Osmanlı hamamları planındadır.
 
 
 
 
 
 
 
TARİHİ URFA HASTANELERİ
 
MİLLET HASTANESİ
 
 
 
 
 
1903 tarihinde, kesme ta ştan, -U- plân ı nda iki katlı olarak inşa edilen bu eser, güney cephesindeki sütunlar üzerine oturan balkonu ve bina köşelerindeki zarif sütunçeleriyle modern mimarinin Urfa'daki en eski ve en güzel örneklerindendir.
 
 
 
 
 
 
Urfa Mutasarrıfı Ethem Bey, şehrin dışında yaptırılan bu hastanenin inşasına ve bir an önce bitirilmesine nezaret işine Urfa Mekteb-i İdadi Müdürü İhsan Şerif'i memur etmiş, İhsan Şerif, halkın “postal” dediği kırmızı yumuşak deriden yapılmış hafif çarıkları ayağına geçirip, kızgın Ağustos güneşinin altında canla başla çalışarak binanın 11 ay gibi kı sa bir zamanda hizmete açı lmasına gayret göstermiştir. İstanbul'dan Radilis Efendi ismind e genç bir Rum operatör getirtilerek, Urfa'da ilk defa birçok fıtık ameliyatı bu hastanede gerçekleştirilmiştir.
 
 
 
İSVİÇRE HASTANESİ (SOSYAL MERKEZ)
 
 
 
 
 
Atatürk Mahallesi Cavsak Sokakta, Mahmut Nedim Efendi Konağı 'nın kuzeyindedir. 1901 tarihinde İsviçreli Dr.Christ'in Basel'deki dostlarından sağladığı yardımlarla yaptırılmıştır. Geniş bir avlu içersinde, düzgün kesme ta şlardan inşa edilmiş iki ayr ı yapıdan oluşmaktadır Türkiye Kızılay Derneği mülkiyetindeki yapı, restorasyonu yapılmak ve sosyal amaçla (aşevi olarak) kullanılmak üzere 2002 yılı başlarında Şanlıurfa Valiliğine tahsis edilmiştir.
 
 
 
 

Sitemizden Haberler

Gündem Haber


****Sitede yer alan konular bilgilendirme amaçlıdır. Doktor tavsiyesi veya tedavi yerine geçmez.Sağlık sorunlarınızın çözümü için mutlaka doktorunuza danışmanız gerekmektedir.Bu sitede yer alan bilgilerin uygulanmasından doğabilecek zararlardan sitemiz sorumlu değildir.Sitemiz de yazılan yazılar, çeşitli kaynaklardan derlenen makalelerdir.Makale sahibi iseniz ve yazılarınızı yayınlamamızdan rahatsızlık duyuyorsanız lütfen bizimle iletişim e geçiniz.****

Copyright © 2020 masterPİ Tasarım Düzenlemesi Tuncay toydemir Site içeriğinin izinsiz kopyalanması yasaktır.

Gizli ilimler