//--> Netin En geniş Bilgi Arşivi










Yemek tarifi,bitkiler,güzellik sağlık,burçlar,sözler

CAMIN YAPILIŞI,CAM NASIL YAPILIR, ÜRETİLİR, YAPILIYOR,VİDEOLU, KESİLİR, SİLİNİR, DELİNİR, OLUŞUR, ELDE EDİLİR,BULUNDU,SANATI,VİDEOSU,MALZEMELERİ, CAM BONCUK YAPIMI

CAMIN YAPILIŞI,CAM NASIL YAPILIR, CAM NASIL ÜRETİLİR, CAM NASIL YAPILIYOR. CAM NASIL YAPILIR VİDEOLU, CAM NASIL KESİLİR, CAM NASIL SİLİNİR, CAM NASIL DELİNİR, CAM NASIL OLUŞUR, CAM NASIL ELDE EDİLİR, CAM NASIL BULUNDU, CAM BONCUK YAPIMI,SANATI,VİDEOSU,MALZEMELERİ, CAM BONCUK YAPIMI VİDEOLU ANLATIMI


Cam ve Cam Üfleme
İnsanoğlu volkanik cam veya obsidyen diye anılan doğal camı çok eski zamanlarda keşfetmiş ve bu doğal madeni işleyerek, bıçak, ok ucu, silah süsleme aracı ve mücevher olarak kullanmıştır. rnrnSuni camın ilk olarak nasıl üretildiğine dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen, Romalı bir tarihçi olan Pliny, camı ilk olarak Finikeli denizcilerin bulduğuna işaret eder.

Hikayeye göre denizciler, Suriye'nin Prolemais bölgesindeki sahilde bir kamp kurarlar ve ateş yakarak kaplarını, aynı zamanda yükleri olan soda blokları üzerine koyarlar. Ertesi gün uyandıklarında, ateşin sıcaklığından dolayı kum ve sodanın camı oluşturduğunu görürler.

Camın ilk olarak Mısırlılar ve Finikeliler tarafından İ.Ö. 2. yüzyılda üretildiği söylense de, Mezopotamya'da bulunan ilk cam örneklerinin tarihi, İ.Ö. 3. yüzyıla dayanmaktadır. Cam eski zamanlarda çoğu kez kralların himayesinde ve krala bağlı olarak faaliyet gösteren atölyelerde veya zengin müşterilerin gereksinimlerini karşılamak amacıyla üretilmiştir. Bununla beraber, ilk günden beri değerli taşlara ve insan eliyle yapılmış madeni eşyalara alternatif olarak üretilmiş ve kullanılmıştır. Roma Dönemi'nden itibaren, hemen hemen tüm cam eşyaların üretiminde taş, maden ve seramik eşyalar taklit edilmiştir.

Cam sanatındaki en önemli ilerleme üfleme yönteminin bulunmasıdır. Bu tekniğin MÖ 1. yüzyıl ortalarına doğru Fenikeliler tarafından bulunduğu söylenmektedir fakat bu teknikten tam olarak yararlanılması ancak, pipo adı verilen ortası boş metal bir üfleme çubuğunun kullanılmaya başlamasıyla gerçekleşmiştir. (tahminen MÖ 1.yüzyılın son çeyreğinde). Üfleme çubuğu ile havayla şişirme yönteminin birleşmesi, cam yapımı konusundaki en önemli kilometre taşlarından biridir. Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı camlarının ortak özelliği hepsinin üfleme tekniğiyle yapılmış olmasıdır.

cam üfleme tekniğinin kullanıldığı durumlarda, fırından alınan ve fıska olarak tabir edilen sıcak cam biraz üflendikten sonra soğumaya başlar ve bu noktada tekrar erimiş cama batırılarak daha büyük bir form verilebilir. Kepçeleme yönteminde ise cam, kepçede küre haline getirilirken soğutulur ve pipo sürekli olarak döndürülerek cama kepçe içinde istenilen form verilir. Uygun sıcaklığa ulaşıldığında ise üfleme işlemi gerçekleştirilir.

Üfleme işlemi sonrasında ya serbest şekil üzerinde çalışılır ya da cam bir kalıp yardımıyla (kalıp içine üfleyerek) şekillendirilir. Tüm bu aşamalar sırasında tercihe bağlı olarak kristal haldeki özel cam boyaları kullanılarak cama renk verilebilir. Üfleme ve serbest sekillendirme dışında yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri de döküm yöntemidir. (camın bir kalıp içine dökümü) Camın sıcakken şekillenebilme özelliği, bu malzemeyle çalışanlara ustalıklarını sergileme imkanı tanımıştır. Böylece değişik şekillerde, renklerde ve bezemede birçok parça üretilmiştir. Cam yapımındaki en önemli unsurlardan biri saydamlıktır.

Bu unsur belki de hiçbir malzeme için bu kadar önem taşımaz. Çünkü cam saydamlığı nedeniyle diğer malzemeler kadar görünmez. Görünmeyen bir malzemeyle tasarım yapmak doğal olarak bazı zorluklar taşır. Bugün kullanılmakta olan cam üretme yöntemleri ve hammaddeler, Antik Dönem'den beri bilinmekte ve uygulanmaktadır. Cam yapımında kullanılan aletlerde de, cam üfleme tekniğinin bulunmasından bu yana önemli bir değişiklik olmamıştır.

Daha detaylı bilgi için :http://tr.wikipedia.org/wiki/Cam

 

Cam günümüz modern çevresinin önemli bir parçasıdır. Basit bir su bardağından sofistike bir teknik donanım malzemesine kadar kullanım alanı geniştir. Camın kullanımı günlük hayatımızın o kadar büyük bir alanını kaplamaktadır ki etrafımızdaki doğal çevreden daha fazla onun farkına varırız. Ancak aslında cam doğal olmaktan çok öte, hatta tam tersine yapay bir malzemedir.

Cam dokunulduğunda sert ve katı bir malzemedir. Gevreksi bir yapısı vardır, sert bir yüzeyle aniden karşılaştığında kırılmaya meyillidir. Buna rağmen kimya terminolojisinde sıvı olarak tanımlanmaktadır. Yani sıvıları taşımak için tasarlanmış vazoların çoğu aslında sıvının kendi formudur. Cam sertleşmek için soğutulduğunda bu temel nitelikleri taşımaktadır ancak, ısıtıldığında nitelikleri tamamen değişir. Süneklik derecesine kadar yumuşamaya başlar ve eğer yeterli derecede ısıtılırsa su gibi akıcı olur.

Erken Dönem Cam Sanatı

Yaygın olarak camın tesadüs eseri keşfedildiğine inanılmaktadır. Camın keşfine dair en sık bahsi geçen açıklama Yunan tarihçi Piny'nin açıklamasıdır. Piny'e göre birtakım tüccarlar teknelerinden kıyıya çıktıktan sonra bir nehir kıyısında kamp kurmuşlar, nehir yatağında bir ateş yakmışlar. Sonraki gün ise önceki günün ateşinin külleri arasında şeffaf, parlak cam parçaları bulmuşlar. Erken dönemlerinde, cam sanatı daha çok Mısır ve Mezopotamya'da gelişmiştir. Bu bölgede odunla yanan cam ocaklarının var olduğu düşünülmektedir.

Türk Cam Yapımı

Türkiye'deki geleneksel cam ürün yapımı Selçuk ve Osmanlı dönemleri olarak ele alınabilir.

Selçuklu'ların doğudan Anadolu'ya yeni göç ettikleri dönemden kalma bazı Selçuklu cam ürünlerinin varlıkları bilinmektedir. Selçuklu ve Artuklular döneminin bazı parçaları bugün müze koleksiyonlarında yer almaktadır. Bunlar tamamen mimari dekorasyon ya da el yapımı ürünlerdir.

Osmanlı dönemi sırasında, bu dönemden kalan parçalardan da görülebileceği gibi cam sanatı oldukça ilerlemiştir. Cam endüstrisi özellikle İstanbul'un fethinden sonra bu şehirde oldukça gelişmiştir, Osmanlı döneminin lonca sistemi son derece iyi şekilde organize olmuştur. Her bir zanaatkar ve meslek grubu zanaatine ait ham madde temininden malzeme işlenişine, bitmiş ürünün şekli ve satış koşullarına kadar her konu ile ilgilenen bir sistem gelişmiştir. Sistem, ticaret ve zanaat üzerinde katı, disiplinli ve detaylı kurallardan oluşmuştur.

Geleneksel cam endüstrisi en iyi örneklerinden birçoğunu 17-18. yüzyıllarda ortaya koymuştur ancak bu dönemden elimizde çok az doküman kalmıştır. İstanbul Eğrikapı'da, Tekfur Sarayı ve Eğrikapı arasında yer almış bir cam yapım merkezinin olduğunu biliyoruz. III. Murat adına yapılmış bir minyatür o döneme ait bazı önemli belgeleri göstermektedir. Bu eser, bir cam yapımcıları kafilesini resimlemekte ve işçilerin hep beraber yanan bir ocağın çevresinde vazolar biçimlendirirken çalışan bir atölyeyi göstermesi açısından çok önemlidir. III. Murat'ın hakimiyetinde loncaların geçiş töreninde özel olarak inşa edilen bu atölyede kullanılan temel aletlere yakından baktığımızda, geleneksel teknikleri kullanan çağdaş atölyelerin de temelde benzer aletleri kullandığı görülmektedir.

Kanıtlar Osmanlı cam endüstrisinin İstanbul merkezli geliştiğini göstermektedir. Kaynaklar, dönemin başkentindeki Eğrikapı, Eyüp, Balat, Ayvansaray, Bakırköy, Beykoz, Paşabahçe, Çubuklu ve İncirköy mevkilerinde çok farklı çeşitlerde cam üretimi yapan cam atölyelerinin bulunduğunu göstermektedir.

Bu cam yapım merkezlerinde üretilen cam ürünler dışında, ayrıca başta farklı pazarların zevkine uygun olarak üretim yapılan, 13. yüzyılın en büyük cam ihracat merkezi Venedik olmak üzere çeşitli ülkelerden cam ithalatı da yapılmıştır. O dönemde Venedik'te bir Türk ticarethanesi de bulunmaktaydı. Venedik'te özellikle Türk pazarı için üretilen camın ithalatı 1716'da dönemin padişahı tarafından yasaklanmıştır ancak 1700'lerden itibaren başka bir merkezden, Bohemya'dan cam ithalatı devam etmiştir.

Ayrıca I. Mahmut döneminde Fransa'dan cam ustaları getirtildiği, Mehmet Dede ismindeki bir Mevlevi Dervişi'nin III. Selim döneminde cam yapım tekniklerini öğrenmek üzere İtalya'ya gönderildiği bilinmektedir. Söylenildiği üzere, söz konusu Mevlevi usta Beykoz, İstanbul'da bir atölye açmıştır ve çalışmaları arasında en popüleri Çeşm-i Bülbül olmuştur. 1899'da Saul Modiano adındaki bir Yahudi Levanten tarafından bugün eski Paşabahçe cam fabrikasının bulunduğu yerde 'Fabbrica Vetrami di D. Modiano, Constantinople' etiketli ürünler üreten, 1902 yılı itibariyle 500 kişiye iş imkanı sağlayan bir atölye kurulmuştur.

Cumhuriyet'in kuruluşu ile Türk cam endüstrisi yepyeni bir yön kazanmış ve 17 Şubat 1934'te diğer cam atölyelerine çok yakın bir yerde, Paşbahçe'de, Boğaz'ın yamaçlarında, meclis onayıyla ilk ulusal fabrika kurulmuştur. Türkiye İş Bankası tarafından "Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A. Ş" adı ile kurulan bu fabrikayı çeşitli tarzlarda cam üretimi yapan birçok başka şirket takip etmiştir.

Paşabahçe, özellikle kuruluş yıllarında ülkenin her yerinden çok sayıda cam ustasını bir araya toplamış ve Türk cam tarihi için önemli bir cam yapım merkezi haline gelmiştir. Bu dönemin en önemli cam işçileri arasında, özellikle serbest şekil verilmiş ürünleri ile tanınan (baba) Yusuf Görmüş yer almaktadır.

Geleneksel Türk cam ürünü, Çeşm-i Bülbül ya da Venedik biçimi ile üretilen Türk filigranosu, Beykoz işi olarak da bilinir. Benzer yüksek kaliteli ürünler halen Venedik'te Murano'da üretilmektedir. Geleneksel Çeşm-i Bülbül dışında, Türk cam sanatının daha çok uygulamalı ya da dekoratif ürünler için uygun form ve tarzları benimsediği görülmekte, seramik sanatından edinilmiş birçok formun özellikle baskın olduğu bilinmektedir.

Çeşm-i Bülbül

Çeşm-i Bülbül filigrano tekniğine verilen Türkçe isimdir. Diğer filigrano teknikleri dünya çapındaki çeşitli cam merkezlerinde bilinmektedir. Çeşm-i Bülbül Anadolu atölyelerinin çıkardığı bir üründür. Bu teknik, modern cam endüstrisinin ilerlemiş yöntemlerinin bile geleneksel ustaların çalışmalarını geçemediği bir tekniktir.

 



ÇeşmibülbülÇeşm-i Bülbül son derece kalifiye bir tekniktir. Ürünün oluşumundaki her bir etap titiz bir şekilde yerine getirilmeli ve çok kısa bir zamanda bitirilmelidir. Teknik, genel olarak farklılık göstermeyebilir ama her bir ustanın ona yaklaşımı, yani tarzı farklı olacaktır. Bu teknik asla hata kabul etmez. Hata yapıldığında düzeltmek neredeyse imkansızdır, bu nedenle camı yapmak için ortaya konan kuralların her biri büyük bir kesinlikle yerine getirilmelidir.

Teknik şu şekilde işlemektedir;

  1. Demir bir çubuk, yani pipo, fırında eriyik halde bulunan cama daldırılır.

  2. Pipo bütün camı toplamak için döndürülür.

  3. Cam potadan ayrılır ve ocak dışında şekillendirilir ve soğutulur.

  4. Bu aşamada biraz daha soğuk olan toplanmış cam, düzenli şekilde bir araya getirilmiş renkli cam çubuklar ile hazırlanan bir kalıba sokulur ve üflenir, çubuklar cama yapışır.

  5. Oluşturulan form tekrar potaya ***ürülerek cam çubukların tamamen yapışması sağlanır.

  6. Ürüne son şekli kalıp içinde verilir, bu aşamada gerekli olan döndürme işlemi elle yapılır. Bu son derecede büyük bir yetenek gerektiren bir işlemdir.

  7.  

    Biten ürün soğutulur ve ****l çubuktan ayrılır.

     

Cam Boncuk Yapımı

 

Cam BoncukCam boncuk yapımı cam üretiminin en cazip şekillendiren biridir. Bir halk sanatı olarak yaygın bir şekilde üretilen cam boncuklar küçük fırınlarda yapılır. Cam odun ateşinde yumuşatılır ve boncuklar elle kullanılan son derece basit birkaç aletle çeşitli formlar verilerek üretilir.

Cam boncuk üretiminde kullanılan yöntemler, fırının odunla yakılması ve cam üreticinin özellikleri yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe dayanır. Bugün yapılan boncuklarda bile nihai ürün daha önceki dönemlerdeki ürünlerden çok az farklılık gösterir ve görevleri de elbette çok az değişmiştir.

'Güvercin' Şişe

Birleşik tekniklerle üretilen Anadolu cam ürünleri arasında en ilginç ve en tipik olanı, Anadolu atölyelerinde son derece yüksek bir yetenek ile üretilen güvercin şeklindeki şişedir. Yüksek yetenek gerektiren teknikleri kullanılması gerektiği için cam sanatı için son derece önemli bir üründür.

 

 


BÜTÜN HOBİLERİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ !


Daha fazlası için tıklayınız !

Sitemizden Haberler

Gündem Haber


****Sitede yer alan konular bilgilendirme amaçlıdır. Doktor tavsiyesi veya tedavi yerine geçmez.Sağlık sorunlarınızın çözümü için mutlaka doktorunuza danışmanız gerekmektedir.Bu sitede yer alan bilgilerin uygulanmasından doğabilecek zararlardan sitemiz sorumlu değildir.Sitemiz de yazılan yazılar, çeşitli kaynaklardan derlenen makalelerdir.Makale sahibi iseniz ve yazılarınızı yayınlamamızdan rahatsızlık duyuyorsanız lütfen bizimle iletişim e geçiniz.****

Copyright © 2020 masterPİ Tasarım Düzenlemesi Tuncay toydemir Site içeriğinin izinsiz kopyalanması yasaktır.

Gizli ilimler