//--> Netin En geniş Bilgi Arşivi










Yemek tarifi,bitkiler,güzellik sağlık,burçlar,sözler

KABİR ZİYARETİ VE ÖLÜLERE DUA

KABİR ZİYARETİ VE ÖLÜLERE DUA


KABİR ZİYARETİ VE ÖLÜLERE DUAKadın-erkek herkese, ibret almak, ölümü hatırlamak maksadıyla kabirleri ziyaret etmek

müstehaptır. Allah'ın veli kullarının kabirlerini, hem teberrük hem de ibret almak

maksadıyla ziyaret etmek de böyledir. Resûlullah (s.a.v), önceleri kabir ziyaretine izin

vermiyordu, fakat sonraları izin vermiştir. Hz. Ali'den (r.a) rivayet edilen bir hadis-i

şerifte Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Sizlere kabir ziyaretini yasaklamıştım, ama artık onları ziyaret edebilirsiniz. Ancak

kimse oralarda çirkin ve kötü sözler konuşmasın.” [1]

Resûlullah (s.a.v) beraberindeki zırhlı bin kadar askerle annesinin kabrini ziyarete

gitmişti. Bugüne kadar onun böyle ağladığını hiç kimse görmemişti. İşte bu ziyaretinde

Resûlullah (s.a.v), “Ziyaretine izin verildi, ama onun için istiğfar etmeme izin

verilmedi.” [2] buyurdu. Bu hadisi daha önce zikretmiştik.

İbn Ebî Müleyke (rah) anlatıyor: Bir kabristanlıkta Hz. Âişe (r.anh) ile karşılaştım:

—Ey Müminlerin annesi, nereden dönüyorsunuz diye sordum:

—Kardeşim Abdurrahman'ı ziyaretten, dedi. Ben:

—Resûlullah (s.a.v) kabir ziyareti yasaklamamış mıydı? diye sordum:

—Evet, yasaklamıştı, ama daha sonra ziyaret etmemizi emretti, dedi.

Yukarıda zikredilen hâdise ile kadınların mezarları rahatça ziyaret edebileceği

düşüncesine varılmasın. Zira onlar (ölmüş olan yakınlarını kaybetmenin acısına tahammül

edemeyerek ya kendilerine ya da yakının ölümüne sebep olan kimselerin aleyhlerinde) kötü

ve boş sözler konuşmaktan kendilerini alıkoyamazlar. Kazanacakları sevap kazandıkları

kötülüğü karşılamaz. Oraları ziyaret etmenin verdiği hüzün ve hasretle kendilerini

dağıtırlar ve böylelikle mahrem yerlerini başkalarına göstermiş olurlar. Bunlar ise

büyük afetlerdir. Hâlbuki kabir ziyareti sünnettir. Bir sünneti ihya etmek için bu kadar

günah işlenilmez!

Evet, erkeklerin gözlerine takılmayacak, onları meşgul etmeyecek tarzda elbiseler

giyerek kabirleri ziyaret etmelerinde bir sakınca yoktur. Tabi bu ziyaret de, duanın

aşırı gidecek kadar fazla uzatılmaması ve kabrin başında konuşulup fuzulî vakit

geçirilmemesi kaydına bağlıdır.

Ebû Zerr'in (r.a) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v) ona şöyle

buyurmuştur:

Kabirleri ziyaret et, bu sana âhireti hatırlatır. Ölüleri yıka, zira ruhu alınmış boş

bir cesetle uğraşmak insana kuvvetli bir öğüttür. Cenaze namazlarına katıl, belki

üzülmene vesile olur. Şunu bil ki hüzünlü kimseler Allah'ın gölgesinde (muhafazası)

altındadır.” [3]

İbn Ebî Müleyke (rah) der ki: Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Ölülerinizi ziyaret edin, yanlarına vardığınızda selâm verin; çünkü onlardan alacağınız

ibretler vardır.” [4]

Nâfi'nin nakline göre, İbn Ömer (r.a) eğer bir kabrin yanından geçecekse, yanında biraz

bekler, selâm verir ve öyle geçerdi. Câfer b. Muhammed [5] babasından rivayetle şunu

anlatır:

“Resûlullah'ın kızı Fâtıma (r.anh) bazı günler amcası[6] Hamza'nın (r.a) kabrini ziyaret

eder, orada namaz kılar ve ağlardı.”

Resûlullah (s.a.v) buyurmuştur ki:

“Kim, her Cuma anne ve babasının veya ikisinden birinin kabrini ziyaret ederse

bağışlanır ve anne babasına karşı iyi davrananlardan yazılır.” [7]

İbn Sîrîn'den (rah) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v) şöyle

buyurmuştur:

“Anne ve babasına asi olduğu halde onları kaybeden bir kimse, vefatlarından sonra

arkalarından (bağışlanmaları için) dua ederse Allah o kimseyi iyilerden yazar.” [8]

Yine Nebî (s.a.v) buyurmuştu ki:

“Beni ziyaret edene şefaatim vacip olur” [9]

Bir diğer hadislerinde de şöyle buyurmuştur:

“Kim (hayatımda ya da vefatımda) Medine'ye gelir ve sırf Allah rızasını gözeterek ve

sevabını O'ndan umarak beni ziyaret ederse kıyamet günü onun şefaatçisi ve (hayırlı

amellerinin) şahidi olurum.” [10]

Ka‘bu'l-Ahbâr (rah) şöyle demiştir:

“Her fecir doğduğunda gökten yetmiş bin melek inerek Resûlullah'ın kabrini kuşatırlar.

Üzerinde kanatlarını çırparak ona salât-ü selâm ederler. Akşam olduğunda bu melekler

göğe yükselir, yerlerine onların sayısınca başka melekler inerler. Bunlar da aynen

birinci grup gibi salât-ü selâm getirirler, ta ki (dünyanın ömrü tükenip de) yer

yarılana kadar buna devam edeler. Resûlullah (s.a.v) o gün yetmiş bin meleğin arasında

saygı ve hürmetle diriltilir.” [kaynak belirtilmeli]
Kaynaklar ve Dipnotlar
[1] Hâkim, el-Müstedrek, 1/376; Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 42555; Müslim,

Cenâiz, 105–106; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 81; Nesâî, Cenâiz, 101; İbn Mâce, Cenâiz, 48; Ahmed

b. Hanbel, el-Müsned, 2/441.
[2] Müslim, Cenâiz, 105–106; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 81; Nesâî, Cenâiz, 101; İbn Mâce,

Cenâiz, 48; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/441; Hâkim, el-Müstedrek, 2/336.
[3] Hâkim, el-Müstedrek, 1/376; Beyhakî, Şuabu'l-İmân, nr. 9291; Süyûtî, ed-Dürrü'l-

Mensûr, 6/439; Münzirî, et-Terğîb ve't-Terhîb, nr. 5135; Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s. 49–

50.
[4] Deylemî, Müsnedü'l-Firdevs, nr. 3169; Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 24830;

Zebîdî, İthâf, 14/271.
[5] Câfer (Sâdık) b. Muhammed b. Ali (Zeynelâbidin) b. Hüseyin (r.a) b. Ali (k.v) b. Ebî

Tâlib (r.a)
[6] Babasının amcası kastedilmektedir.
[7] Taberâni, el-Mucemü'l-Evsât, nr. 6110; es-Sağîr, nr. 956; Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr,

5/267; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, nr. 4312.

Zebîdî bu rivayetten sonra Anne ve babanın

kabirlerini ziyaret etmenin faziletine dair şu hadisleri zikreder: Hâkim ve İbn Adiy'in

rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v) buyururlar ki: “Kim ecrini ve

sevabını Allah'tan bekleyerek anne ve babasını ya da onlardan birinin kabrini ziyaret

ederse, Allah ona kabul olunmuş bir hac sevabını yazar. Kim onların kabirlerini ziyaret

ederse, melekler de onların kabirlerini ziyaret eder.” Ebû'ş-Şeyh, Deylemî, İbn Neccâr

ve Râfiî'nin rivayet ettikleri bir hadiste de, “Cuma günleri anne babasının ya da

onlardan birinin kabirlerini ziyaret ederek başlarında Yâsin okuyan kimseye Allah,

okuduğu her harfe mukabil mağfiret ihsan eder” buyurulmuştur.

[8] Beyhakî, Şuabu'l-İmân, nr. 7901; Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, 5/267.
[9] Hâkim Tirmizî, Nevadirü'l-Usûl, nr. 112; Bezzâr, el-Bahrü'z-Zehhâr, nr. 1198;

Beyhakî, Şuabu'l-İmân, nr. 4159; Ali el-Müttakî, Kenzu'l-Ummâl, nr. 42583; Heysemî,

Mecmau'z-Zevâid, nr. 5841; Süyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, nr. 8715;
[10] Beyhaki, Şuabu'l-İmân, nr. 1583; Süyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, nr. 8716; ed-Dürrü'l-Mensûr, 1/569.

 

  

BÜYÜK İSLAM MENÜSÜ İÇİN TIKLAYINIZ !

Sitemizden Haberler

Gündem Haber


****Sitede yer alan konular bilgilendirme amaçlıdır. Doktor tavsiyesi veya tedavi yerine geçmez.Sağlık sorunlarınızın çözümü için mutlaka doktorunuza danışmanız gerekmektedir.Bu sitede yer alan bilgilerin uygulanmasından doğabilecek zararlardan sitemiz sorumlu değildir.Sitemiz de yazılan yazılar, çeşitli kaynaklardan derlenen makalelerdir.Makale sahibi iseniz ve yazılarınızı yayınlamamızdan rahatsızlık duyuyorsanız lütfen bizimle iletişim e geçiniz.****

Copyright © 2020 masterPİ Tasarım Düzenlemesi Tuncay toydemir Site içeriğinin izinsiz kopyalanması yasaktır.

Gizli ilimler